Riyasız, çıkarsız, milletin değerlerine adanmış koca bir ömrün sonunda  görüyoruz ki Allah ona Rızası ile mukabele etmiş, şehit olarak ruhunu kabzetmiştir.
Bununla kalmamış gönüllerde görülmedik bir sevgi halketmiş, adeta bizleri ve dahi milyonları ona dua etmek, adını yaşatmak üzere seferber etmiştir.
Kim bilir belkide mazallah bir çoğumuzu mahşer gününde yapamadıklarımızın hesabından sorguya çekecekken, ona cennetinin en güzel makamlarında yer tahsis etmiştir.
Kolaymı Muhsin Başkan olabilmek?
Muhsin Başkan olmak;
Kimilerinin konu menfaat hesapları olunca unuttuğu, inançsal değerleri, ülkesinin bütünlüğü ve dostlarının vefa ilişkisini, hiç bir korkuya yada cazibeye kapılmadan  ölümü pahasına korumaktır.
Muhsin Başkan olmak;
Kimilerinin vereceği taviz karşılığında elde edeceklerine tav olup vermedik taviz bırakmadığı noktada, kendinden istenen tavizlerden yüzde birine göz kırpsa ülkenin en zengin adamlarından, yetmedi başbakanlarından biri olabilecekken bütün bunları elinin tersi ile itebilmektir.
Dava arkadaşlarının çeyrek asırdan fazla süredir dişini tırnağına takarak gençliği pahasına yaşata geldiği noktada onun ismi ile tescillenmiş hareketinin değer kodlarını tahrip etmek, engellemek, mecraını değiştirerek başka yollara itmek Muhsin Başkanın aziz hatırasına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır, kötülüktür.
Ne yazık ki!
Çoğu yerde arkadaşları ya Muhsin başkanı anlayamadılar yada ona benzemenin  zorluklarını göze alamadılar.
Onun resmi altında her türlü yanlış işle iştigal edenler “Muhsin Başkanın dava arkadaşıyım” iddiası ile aşındırmadık kapı bırakmadılar.
Muhsin başkanın arkadaşı diye saygı görenlerin bir çoğu bu payenin içini dolduramadılar.
Muhsin Başkanın ve beraberinde şehit edilen arkadaşlarının hukuk davaları şimdilik ucuz siyasi angajmanlara feda edilmiş olabilir.
Muhsin Başkana kıyanların, seyirci kalanların, süreçleri akamete uğratmak suretiyle konuyu unutulmaya bırakanların, sürekli çözdük, çözeceğiz, ana davayı açtık açacağız diye camiaya adeta kurbağa haşlaması yapanların hesabı bu gün değilse bir gün illaki sorulacaktır.
Ancak yapılabilecek en önemli şey Muhsin Başkanın uğruna canını verdiği inanç davasını anlamak, yaşamak ve yaşatmaktır.
Muhsin Başkan;
“Ben tertemiz ellerimi size uzatıyorum.. Bu eller kire hiç bulaşmadı. Bu eller ihânete hiç ortak olmadı. Bu eller tertemiz bir mâzînin hâtıralarıyla dolu bir kuşağın bu güne uzattığı ve kutlu bir geleceğe birlikte yürümek için akitleşmek isteyenlerin elidir.” demişti,
Ne mutlu;
Bu temiz elleri tutanlara, 
Ne mutlu;
Akdine sadık kalanlara,
Ne mutlu;
Kınayanların kınamasına aldırmadan, bu ölçü ve gâyeler etrafında adamlığın, ülkücülüğün, müslümanlığın numûne-i timsâl şahsiyeti, Şehit Muhsin Başkanımızın dâvâsı dâvâmız, kavgası kavgamız deyip yola revan olanlara.
Ne mutlu;
Nerede ne şeklide olursa olsun, kişileri değil ama illaki değerleri, ölçüleri ve inançları merkez kabul edip, bu eksende ,“son nefes, son nefer, son damla kana kadar” mücadele azminde olan dava adamlarına, inanç adamlarına..
Şehadetinin 15. yılında, Peygamberimiz (s.a.v) yolunda, duruşu Allah aşkı ile “şahikalaşmış” Muhsin Başkanımızı ve kendisi ile birlikte şehit edilen yol arkadaşlarını binlerce kere daha rahmetle ve hasretle yâd ediyorum..