İktidarın karşısında yer alan ve gelecek dönemde iktidara talip olan 6 siyasi partinin uzun bir süredir birlikte yürüttükleri çalışmalar için bir yol haritası kamuoyu ile paylaşıldı. Bu konuda maddeler üzerinde tek tek görüş beyan etmenin ülkemizin geleceği için yararlı olacağını düşüyorum.
Cumhurbaşkanlığı , saray külliyesinden Çankaya Köküne alınacak.
 Bu maddenin milleti ilgilendiren bir tarafı yok. Orada oturacak kişinin ruh haliyle ilgili kıymeti var. Sarayı fildişi kule yaparak halktan kopmayı sağlayan sarayın boşaltılması gerekli belki. Ama doğrudan milleti ilgilendiren tarafı yoruma açık.
Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, varsa partisi ile ilişiği kesilecek.
Cumhurbaşkanı partisiz olursa, bir parti ile organik bağı olmazsa, bir partinin genel başkanı olmazsa,parti çalışmalarını cumhurbaşkanı şapkasıyla gerçekleştirmezse bu son derece millet için faydalıdır. Başkanlık sistemi bile olsa bu şartlar sağlanırsa sorun ortadan kalkar.
7 yılını tamamlayan cumhurbaşkanı bir daha aktif siyasete dönemeyecek.
Bu kural faydalı ama çok romantik. O makama geçen, alt yapıyı oluşturarak ikinci, üçüncü kere seçilmeyi arayacak. Bunu engelleyecek yasal  mekanizma oluşturulmalı. Yoksa gerçekleşmeyen romantik bir arzu olarak kayıtlarda kalacak.
•Cumhurbaşkanının veto yetkisi kalkacak.
 Cumhurbaşkanının anayasaya uygunluk arayışı olmalı. Bu veto değilse bile, yeniden gözden geçirilmesini isteme hakkı olmalı.

•TBMM seçimleri 5 yılda bir yapılacak
Beş yıl çok uzun bir zaman. Seçilen, 5 yıl kafasına göre takılamaz. Meclisteki çalışma, iş üretme, katılım ve disiplin ilkeleri dikkate alınarak dönem arasında meclisin yarısı için değiştirme olanağı olmalı. Yüz kızartıcı suçlar, insan hayatına mal olan eylemler, hırsızlık, yalan ve iftira değiştirme için ihmal edilemez kusurlar sayılmalı.
•Seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek.
Ülkedeki seçmen sayısı ile ilgili bir düzenleme olmalı. Yüzde üç demek şu tarihte 1.8 milyon seçmen demek. Nüfus arttıkça bu baraj yüzdesi yeniden düşürülebilmeli.

•Genel seçimde en az yüzde 1 oy alan partilere de Hazine yardımı verilecek.
Siyaset yapanlar kendilerini bir işyeri açıyor gibi, bir bireysel yatırım yapıyor gibi düşünmeli. Kimse milletin sırtına binerek, milletin parasıyla, millete efendilik taslayamaz. Hazine yardımı son derece küçülmeli. İdeal olan. Hazine yardımı olmamalı. Siyaset yapan gerekli olan yatırımını kendisi yapmalı. Fabrika açan, işyeri açan milletin hazinesinden yardım almıyorsa, siyasetçi de almamalı.
•Gensoru geri gelecek. Başbakan ve bakanlar TBMM üyelerinden seçilecek.
Bu doğru değil. Gensoru (Genel Soruşturma) siyasi emellerle hükümet düşürme, bakan düşürmeye dönüşüyor.. Bunun yerine Sayıştay güçlendirilmeli. Sayıştay sadece denetleyip raporlama ile yetinmek yerine, her tespiti için Anayasa Mahkemesinde dava açma yetkisiyle donatılmalı.

•TBMM’de en çok sandalye sayısına sahip olan parti hükümeti kuracak.
Bu da eski hastalıkların yeniden nüksetmesine yol açar. Her bir milletvekilinin aldığı oy sayısı dikkate alınmalı. En çok milletvekili olan siyasi hareketin lideri hükümet kurmakla görevlendirilebilir. Ama bakanlar başka siyasi hareketlerde olsa bile aldığı oy sayısıyla görevlendirilir. Böylece hükümet tek parçalı olmaz. Mecliste bulunan her siyasi hareketin sahip çıkacağı bir hükümet haline gelir ve liyakat esası da bizden-sizden demeden değerlendirilebilir.
•Hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlanacak. Hukuk fakültelerinin sayısı azaltılacak. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları derhal uygulanacak.
•Adalet Bakanı ve müsteşarı, HSK’dan çıkarılacak. AYM’nin üye sayısı arttırılacak en az dörtte üçü hukukçu olacak.
Hakimlere görev garantisi sağlanmalı. Coğrafi teminat gereksiz. Hiçbir hakim ve savcı açtıkları dava, verdikleri karar yüzünden tayin edilemez. Bunu sağlayacak yasal zemin hazırlanmalı. Hukuk fakülteleri azaltılacak ne demek. Türkiye’de fazla olan sadece hukuk fakülteleri mi? Devlet Pilanlama Teşkilatı eskisinden çok daha şümullü kurulmalı. Ülkenin nüfusu, nüfus artışı, demografik yapısındaki değişiklikler hesaba katılarak her yıl her meslekten kaç kişiye ihtiyaç varsa,o kadar insanı eğitmek için gereken sayıda her meslekten fakültelerin açılışına karar verilmeli. Eğitim, okullar, üniversite, çok derin felsefi temellere dayanılarak yeniden tesis edilmeli. Özel üniversiteler, vakıf üniversiteleri sadece para kazanmak yerine kontenjanı kadar öğrenciye barınma, burs, kıredi sağlamakla yükümlü olmalı. AİHM ve Anayasa Mahkeme kararları elbette uygulanmalı. Ha bire tazminat ödemekten kurtulmak gerek.
•Basın özgürlüğü güvenceye alınacak
Bu ne kadar soyut bir yaklaşım. Basın özgürlüğü değil. İnsana ait tüm hürriyetler, özgürlükler değişmez yasalarla temin edilmeli. Özgürlükler meselesi Kürt için ayrı, alevi için ayrı, dindar için ayrı, başka başka ırk ve renk için, dünya görüşü sahibi için ayrı özgürlük kanun paketleri saçmalığından vaz geçilmeli. Ülkede yaşayan her insan için ayrıcalıksız, sınırsız, insana yakışır seviyede özgürlük peşine düşmeden, kitlesel özgürlük paketleri saçmalıktır.
•TRT, RTÜK, BİK ve AA tarafsız olacak. Keyfi akreditasyon olmayacak.
Devlet kurumları kuruluş ve işleyiş kanunları ile çalıştırılmalı. Yönetenlerin, üst yönetenlerin tercihlerine göre değil. Kimse kimsenin yetki alanına girmemeli. Hiçbir kurum mahkeme değil, ceza veremez. Kapatamaz, açamaz. Ancak yasal gereklilik durumunda mahkemeye başvrur.

•Kamudaki sınavlarda mülakata son verilecek, yazılı sınav esas alınacak.

•Belediyelerde başkanlar yargı kararı olmadan görevden alınamayacak ve kayyum uygulamasına son verilecek.
Bu madde de bir tepki maddesi. Mevcut sistemin uygulamasına karşı madde konulamaz.

•Üniversite rektörleri de öğretim üyelerince seçilecek.