Başakşehir Müftülüğünde yaşadığım bir olaydan dolayı İstanbul Müftülüğüne dilekçe verip olayın araştırılmasını istemiştim. İstanbul Müftülüğü verdiğim dilekçeye Arnavutköy Müftüsünü ‘’MUHAKKİK’’ tayin etmişti, şikayetin konusu organize biçimde suç işleyenleri bir manada ifşa etmiştim. Her ne kadar şahsımla alakalı olsa da esasen Türk toplumunu ilgilendiren ba husus Diyanet camiasını ilgilendiren türden suçlardı.

Bu organize bir şekilde işlenen bu cürümün başında hiç şüphesiz şu an Esenler Müftülüğünde müftülük şefi görevini ifa eden Ahmet Gülesin ve şimdi ki Avcılar Müftüsü Necdet Arman vardı, peki organize ekibin içinde yer alanlar kimlerdi.?!? Sıkı durun hepside Diyanet çalışanı yani din (?!?) görevlisi peki organize olanlar ve yaptıkları olay neydi.?

Bu şahıslar Başakşehir Müftülüğünde ‘’ Organize olarak 22 kişi ile ’’  3 yıl boyunca şahsıma Aileme saldırdılar.

Şunu peşinen söyleyeyim; Başakşehir (şu anki) Müftüsü Mümtaz insan Muhterem Abdurrahman Şenocak Hocamıza saygım hürmetim sonsuzdur

Allah sayılarını artırsın ayrıca Din görevlilerinin görevlilerinin içlerinde tanıdığım tanımadığım çok muhterem samimi görevlilerimiz var hepsine ayrı ayrı selamlarımı hürmetlerimi sunarak

Aile fertlerime ve şahsıma yapılanları sizlerle paylaşacağım. Bu şahısların 22 kişi ile 3 yıl boyunca yaptıkları zulmü haksızlığı düşündüğünüz zaman İslam tarihinde okuduğumuz kadarı ile;

Ne Firavun yapmıştır

Ne Nemrut yapmıştır

Ne Ebu Cehil yapmıştır

Ne Ebu Leheb yapmıştır 

Ve... Nede diğer zalimler yapmıştır.

Peki kimdi bu Diyanet görevlileri.?

Necdet Arman Müftü

Ahmet Gülesin Müftülük Murakıbı

Abdullah Harun Çorak Müftülük Murakıbı

Abdullah Alver Müftülük Çalışanı

Abdullah Mesut Sarı Cami İmamı

Nesibe Polat Kur’an Kurs Öğreticisi

Olaylar geliştikçe bu şahıslara katılanlarda çoğalacak kimler var kimler.!!! Organizeli bir şekilde ilk olarak bu şahıslar ön plandaydı.

Çok geçmeden Arnavutköy Müftülüğünden aranıp ifademi vermek üzere davet edildim ertesi gün Müftülüğe gittiğimde Müftü Erzurumlu olduğunu söyledi ve muhabbet ederken samimi bir ortam oluştu fakat orada kendini beğenmiş beyaz gömlekli biri vardı aslında görevi benim söylediklerimi yazmak olan şahıs tıpkı bir Polis memuru gibi ifade almak yerine beni sorguluyor du, Müftüye saygımdan dolayı hiç ses etmedim tam 4 saat ifade verdim sonunda ifademden bir çıktı aldı ve okuyup düzeltilmesi gereken yerler varsa düzeltmemi istedi benim ağzımdan yazdığı ifademi elime aldım yüzde doksanı (%90’anı) bana ait değildi itiraz ettim bu şekli ile imzalamam diye diretince yazdı ve tekrar çıktı aldım ve okudum düzelttim, fakat ifademden imzalı bir nüshasını isteyince olmaz dedi veremeyiz… O zaman bende imzalamam deyince ortam gerildi.(…) Beyaz gömlekli adeta çıldırdı.! Ne yaptıysa imza atmayacağımı söyledim ve dört saatin sonunda oradan ayrıldım.

Olaya tanıklık eden Cami dernek yöneticilerine de aynı şeyi yapmışlar olayın ciddiyetinden olsa gerek, Arnavutköy Müftüsü ‘’Soruşturmadan çekilip’’ İstanbul Müftülüğüne iade ediyor. Belgeler Tanıklar sağlam olunca Diyanet olaya el koyuyor ve biri Başmüfettiş diğeri müfettiş yardımcısı olarak iki şahsı görevlendiriyor.

Görevlilerin isimlerini sonradan öğrendiğime göre birisi Başmüfettiş Dursun Aygün ve diğeri Müfettiş yardımcısı Sami Karakelle imiş. Müfettişler İstanbul’a gelip ilk olarak beni Fatih Müftülüğüne ifadeye çağırdılar, sabah saat 9:30 da Fatih müftülüğüne gittim ve biraz sonra müfettişler geldiler. Bir odaya çağırdılar oda da Sami Karakelle vardı benden Nüfus cüzdanımı gösterme mi talep etti, çıkarıp önüne koydum, peki siz kimsiniz isminiz nedir sordum, şimdi ben söyleyemem diğer arkadaş gelsin o ne derse odur. Çok geçmeden biri içeri girdi ve ‘’buraları ben yarattım’’ edası vardı tabi karşısında Sufinin olduğunu ona yenilmeyeceğimi bilmiyordu.

Sordum beyefendi sizin isminiz nedir siz kimsiniz? Benim ifademi neden alıyorsunuz? Adam küplere bindi biz ismimizi falan söylemeyiz, peki görev onay belgenizi görebilir miyim.? Sordum hayır göremezsiniz, sizin kim olduğunuzu bilmeden nasıl olacak.? Dediğim de iyice asabileşti dedim ki o zaman ifademden imzalı bir tutanak alırım dememle adam yerinden fırladı ve ‘’ Biz senin için buraya geldik siz ne yapıyorsunuz bize şart koşuyorsunuz zorluk çıkarıyorsunuz vs.’’ saydırdı.

Baktı ki geri adım atmıyorum ‘’ Bize güvenmiyor musunuz biz diyanette çalışıyoruz’’ Bende hayır güvenmiyorum dedim. İsmini söylemeyen görev onay belgesini göstermeyen birine nasıl güveneyim ki.? Dediğimde tekrar ayağa kalktı ve son derece agresif din adamına yakışmayan bir tavırla ‘’ Bizi oyalama ifadeni ver git’’ Bırak imzalısını yasak veremeyiz’’ Tekrar bir şık daha sundum ben televizyoncuyum kameraman arkadaşı çağırayım siz sorun ben cevap vereyim kameraman kayıt yapsın o zaman imzalı bir suret istemem dedim Dursun Aygün oturduğu yerinden fırladı ve aynen şu cümlelerini sıraladı ‘’ Siz müftülükte ki yolsuzlukları ifşa ederseniz Ya hapishaneye gidersiniz Yada hastaneye.(?!?) diyerek odayı terk etti. Bende Fatih müftülüğünden ayrıldım sonra telefonla arayıp mail üzerinden gönderin dediler ama onu da yapmadılar ve benim ifademi almadan o yolsuzluk dosyasını kapattılar. O dosyanın tüm içeriğini daha sonra yayınlayacağım

Dursun Aygün bana; ‘’ Siz müftülükte ki yolsuzlukları ifşa ederseniz Ya hapishaneye gidersiniz Yada hastaneye gidersiniz’’ sözü hep kafamı meşgul etti taki.! Anadolu’dan bir Müslüman sosyal medya üzerinden ‘’ Artık şu bayanın çığlığını duyurun, zulüm altında ilim ilim inletiyorlar’’ dediğinde şaşırdım kalakaldım. Başladı anlatmaya ve beynimi kemiren Dursun Aygünün o sözünü duyunca aman Allah’ım demek ki bunlar Müslümanları hep ‘’ Hapishane ve Hastane’’ ile korkutuyorlar’’ diye düşünürken duyduklarıma inanamadım Dursun Aygünün bana söylediklerini birkaç kişiye uygulamışlar bile.

Fakat aynı dursun aygün benimle olan tartışma sırasında sarf ettiği sözleri cümlelerin tamamını ''İNKAR'' etme gibi bir özelliklerinin olduğu gibi birde söylemediğiniz cümlelerle söylemiş gibi işlem yaptırıyorlar  ''  YALAN İFTİRA SUÇ UYDURMA'' gibi dinimizce haram olan şeyleri rahatça söyleye biliyorlar bu olayı Başakşehir Müftüsü Necdet Arman ve Ahmet Güleinde de gördüm bizatihi şahit oldum. İşte Ali Erbaş imzalı belgenin içeriği ''YALAN İFTİRA ve GERÇEKTEN UZAK '' bir şekilde tanzim edilmiştir.

Biraz araştırmaya başladım ve ne göreyim neler yaşanmış neler.?!? Otel odalarının giriş çıkış saatleri tarihleri karı kız yüzünden boşananlar kavga edenler vs duyunca kanım dondu.

Anadolu’da bir din görevlisi bayandan bahsetti uzun zamandır mahkemeler gidip gelen,

yaşadığı şehirde onurunu şahsiyetini ayaklar altına alınan bir Kur’an Kursu hocasından bahsederken gözlerim doldu(!!!) Yapılan zulümler…İftiralardan bahsetti.

Yapılan Zulmler Arşa dayanmış, belki bu gün o Muhtereme Hoca hanımın kimsesi yoktur ama ey ifade alan diyanet müfettişi.!

Ey evraklarını saklayan Müftü.! Bu gün hiç kimsesi olmayan o bayanın, sizin inanır gibi davrandığınız ancak bizim şeksiz şüphesiz inandığımız Allah var var Allah…

Bu Anadolu Hanımefendisine ulaşmam için yardımlarınızı bekliyorum iletişim bilgilerim:

e-mail fatihdadasoglu@gmail.com Tel: 0532 289 45 25

Müfettişler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum ve Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş bu şahısların yargılanmalarına izin vermedi. 

Devam edecek...