Türkiye’de, siyasetin rant arama faaliyetine indirgendiğine ilişkin kamu oyunda yaygın bir kanaat hasıl olmuştur. Yıllardır süren siyasal yolsuzluk olayları, siyasetçilerin yakınla¬rının görülmemiş bir biçimde zenginleşmesi,  giderek artan bir biçimde görülmektedir. Keza kamu yönetiminin üst seviyelerine kadar sirayet etmiş olan rüşvet ve yolsuzluklar, kamunun devlet kurumlarına olan güveni son derece sarsılmıştır.  

        Son çeyrek asırdan bu yana ülkemizde hukuk giderek yozlaştırılmaktadır. Hukukun yozlaştırılmasında temel amaç ise rant yaratmak ve rant sağlamaktır. Devletin rant yaratması politik veya kayırmacılık amacıyla yapılmakta ve bunu kendisine yakın gördüğü gruplara dağıtmaktadır. Dolayısıyla hukuku ellerinde güç olarak bulunduran ve kendi menfaatleri icabı uygulamalarını hukuka dayandırmakta hiçbir çekince görmemektedirler. KİT, K.Ö.İ. Kamu İhale kanunu, Özelleştirme, Kanununda vs. mevzuatlarda usulsüzlüklerin suç olmaktan çıkarılan düzenlemelerle, yapılan uygulamalarının temel dayanağı olarak, bir nevi hukukun arkasına saklanmaktadırlar. 

        Son 10 yıldan beri halktan toplanan vergilerin yanlış alanlara tahsis edilmesi ve KÖİ ortaklığı adı altında belirli bir kesime servet transferi yapılması, ülkemizde gelir dağılımının bozulmasına sebep olmuştur. Bir yandan artan hayat pahalılığı diğer yandan alım gücünün düşmesi ve işsiz sayısındaki logaritmik artışlar derin bir yoksulluğu meydana getirmiştir.
        
Yolsuzluklar nedeniyle bir yandan vergi gelirleri azalan ve her iki yılda bir sık sık imar barışı, varlık barışı, vergi affı ile kamuya olan borçların yeniden yapılandırılması gibi sıcak para peşinde koşan hükümet ülkeyi ekonomik ve siyasi krizlerle karşı karşıya bırakmıştır.

Elbette demokratik bir düzende herkes yasalar çerçevesinde şir¬ket kurma, ticaret yapma özgürlüğüne sahiptir. Ancak demokratik, objektif, dürüst ve saydam bir siyaset anlayışı içerisinde kalmalıdır. Siyasetin ve siyasi konumun zenginleşme aracı olarak kullanılmasına asla izin verilmemelidir. 

Bu nedenle yolsuzluk, kamu yatırımlarının maliyetinin artmasına, verimliliğin ve altyapı kalitesinin azalmasına yol açarak iktisadi büyümenin gecikmesine neden olur. 
Kamu kaynaklarının üretken olan giderler yerine üretken olmayan ancak yolsuzluk faaliyetleri nedeniyle getirisi yüksek olan kamu giderlerine tahsis edilmesine yol açan bu tip faaliyetler hükümetlerin temsil yeteneğini zayıflatır, siyasi sistemlerin meşruiyetini ortadan kaldırır ve demokratik rejimi zaafa uğratır. 

 

Yolsuzluk nedeniyle ortaya çıkan olumsuzluklar dikkate alındığında yolsuzluk ile mücadelede elde edilen başarının ortaya çıkaracağı çok sayıda olumlu gelişmeler meydana gelebilir.


ÖRNEĞİN:
Yatırımlar artabilir, kişi başına milli gelir artarken gelir dağılımı daha adil bir hale gelebilir, çocuk ölümleri azalabilir, okur-yazarlık artabilir, mülkiyet hakları gelişebilir, kamusal kaynaklar daha verimli kullanıldığı ve israf edilmediği için kamu kesimince sunulan mal ve hizmetin miktar ve kalitesi artabilir, demokratik rejim güçlenebilir ve iktisadi kalkınma hızlanabilir. Bu anlamda yolsuzluğun önlenmesi veya en az düzeye indirilmesi sosyal koşulların iyileştirilmesi, yoksulluğun azaltılması ve ulusal rekabet gücünün artırılması anlamına gelmektedir